GÜL YÜREĞİME DOKUNDU ‘TARSUS’

Tarsus’un tarihinin, kültürel değerlerinin, inanç turziminin birleştiği nokta olduğuna inandığımdan dolayı ve birçok tarihi dokuya ve mekâna yürüme mesafesinde olduğundan dolayı Makam Civarı benim için büyük bir önem arz etmektedir.

Makam Civarı deyince Yazarlık Okulu’nda iken derslerine katıldığım Yazar Fahri Tuna ile ‘Tarsus Portresi’ dersi aklıma geldi. ‘Tarsus Portresi’ dersi kapsamında Tarsus’un kültürel değeri ‘şalvar’ı giyip Makam Civarı’ndan başlayarak Tarsus sokaklarını adımlamıştık. Her bir adımda farklı bir tarih, farklı bir medeniyet, farklı bir kültürel değer karşımıza çıkmıştı. Davetimiz üzerine Tarsus’a gelen Yazar Fahri Tuna öğrencileri ile birlikte Tarsus’u adımlarken gönlüne, duygularına ve kalemine dokunan kadim ve cazip kent Tarsus’a ‘Osmanlı Medeniyetinin İzinde 40 Şehir Portresi’ kitabında yer verdi. Öğrencisi olmaktan büyük bir mutluluk duyduğum Yazar Fahri Tuna’nın kitabındaki ‘Sinagogun kilisenin caminin asırlardır yan yana, omuz omuza, sırt sırta yaşadığı yaşatıldığı yaşanıldığı şehre Tarsus denir işte. Çan sesiyle ezan sesi karışır birbirine bazen, kavgasız gürültüsüz tartışmasız yaşar giderler asırlardır’ cümleleri Tarsus’un kozmopolit yönünü anlatan en güzel ifadelerdir.

Tarsus’un yöresel lezzetlerinin her biri diğerinden kıymetli ve muhteşem. Hepsinin kendine has tadı ve sunumu var. Bence, Tarsus topraklarında büyük bir emek ve alın teri ile yetiştirilen Tarsus Beyazı Üzümü tüm bu lezzetlerden bir adım öndedir. Tarsus Beyazı Üzümü meyvesi ve çekirdeğinden Tarsus’a özgü dokunuşlar yapılarak Tarsus’un tanıtımına katkı sağlayacak coğrafi işaretli birçok farklı lezzet ve ürün üretilebilir. Pekmez, pestil, cevizli sucuk, sirke, reçel, cezerye, kahve, yağ, sabun, gıda takviyesi gibi lezzetlere ve ürünlere farklı konseptlerle coğrafi işaret tescilli alınarak, markalaştırılabilir. Bazı dünya mutfaklarında taze sıkılmış üzüm suyunun yemeklerde tadlandırıcı olarak kullanıldığını da ayrıca belirtmek isterim. Bu lezzetlerin ve ürünlerin üretildiği tesisler ve fabrikalar kurulabilir. Kısaca, bir Tarsus Beyazı Üzümü ile dünyayı fethedebiliriz. Ayrıca, ‘Üzüm ve Kültür Festivali’nin daha geniş bir konsept ve farklı konularla yeniden yapılmasını temenni ederim. Bu festivalin Tarsus’un tanıtılmasına büyük bir etken olacağını düşünüyorum.

Tarsus’un trafik, otopark, göç gibi birçok sorunu var. Giderilmesi en elzem olan sorunu sahiplenme ve tanıtım sorunudur. Her bir karşında farklı bir tarih, farklı bir medeniyet olan kentimizi yeterince sahiplenmiyoruz, tanıtımı konusunda da yetersiz kalıyoruz. Bizler Tarsus’u sahiplendiğimiz ve tanıtımına katkı sunduğumuz sürece diğer tüm sorunlarında çözüleceğine inanıyorum. Burada bir parantez açmak istiyorum. Tarsus’ta eğitim veren okullar da, hizmet veren kamu kurumlarında ve sivil toplum kuruluşlarında Tarsus’un tarihi, kültürel değerleri, inanç turizmi, coğrafyası,. gastronomisi uygulamalı ders olarak verilmeli ve tüm bu konularda seminerler düzenlenmelidir. Bir kenti oluşturan bireyler yaşadığı kenti ne kadar çok tanırsa o kadar çok sahiplenir. Sözde değil özde kalıcı çözümler üretildiği zaman, Tarsus siyasi ideolojilere kurban edilmediği sürece de tüm sorunlar çözülür.

Bana bir imkan verilse tüm Tarsusluların, Tarsus’ta yaşayanların zihniyetini değiştirmek isterdim. Tüm Tarsusluların, Tarsus’ta yaşayanların zihnine Tarsus’un tarihini, kültürel değerlerini, inanç turizmini, coğrafyasını, gastronomisini empoze ederdim. Tüm Tarsusluların, Tarsus’ta yaşayanların sadrına Tarsus sevdasını, Tarsus’a karşı sorumluluk bilincini kazırdım. Rad Sûresi 11. ayette Mevlâ’mız “bir toplumun fertleri kendi iç dünyalarını değiştirmedikçe Allah o toplumun gidişatını değiştirmez” diyor. Tarsus’ta yaşayanlar, tüm Tarsuslular yaşadığımız çağın şartlarına göre kendini değiştirmeli, yenilemeli, yetiştirmeli ve sorumluluk bilinci ile yaşamalıdır. Dili, dini, ırkı, cinsiyeti, siyasi görüşü ne olursa olsun her kesimden insan bir olma, birlikte yaşama olgusunu bir yaşam felsefesi edinmelidir. Tarsus’un tarihini, kültürel değerlerini, inanç turizmini, coğrafyasını, gastronomisini önemsemeli, öğrenmeli, özümsemeli, anlamalı, anlatmalı ve nesillere aktarma konusunda üzerine düşeni yapmalıdır. Tarsus’u sahiplenmeli ve tanıtımına katkı sunmalıdır. Tüm bunların yanında Yazar Fahri Tuna’nın ‘Tarsus Portresi’ yazısında ifade ettiği kozmopolit yönünü gerçek anlamda keşfedip bu keşfin seyrinde yol alındığı sürece Tarsus’ta olumlu yönde değişimler görülecektir.

Gül yüreğime dokununca Tarsus, gül kalemimden döküldü sözlere bendeki fikirler ve düşünceler. Gülce Vesselâm.

Emine GÜLNAME

Bu Yazıyı Arkadaşlarınla Paylaş

Emine Gülname Tüm yazıları

« Önceki konu
Sonraki konu »