Can Yücel ne kadar güzel dökmüş mısralara ‘abla’ kelimesini; “Abla demek hayat demektir… Kimi zaman aldığın nefeste kardeşim diyebilmek… Kimi zaman üzüldüğünde karşında bulabilmek… Nefesin kesildiğinde nefes… Yüreğin yetmediğinde yürek… Abla candır… Yanındadır… Kanındadır…” Ne zaman bu dörtlüğü okusam ablam gelir aklıma… Anlatmaya kelimelerin kifayetsiz kaldığı ablamı burada sevgiyle anıyorum.
Geçtiğimiz günlerde bazı takipçilerimden mesajlar aldım. Mesajlarda bana herkesin neden abla dediği ve her şeye nasıl yetişebildiğim sorusu çoğunluktaydı. Ben de bu mesajlardan yola çıkarak bu haftaki yazımı hepinizin anlayışına sığınarak kaleme aldım.
Birçok kez dillendirdiğim üzere benim için gün sabah namazı ile başlar. Her sabah 05.00 de uyanırım. Anne ve babamdan aldığım terbiye ile uyandıktan sonra bir daha asla uyumam. Namazdan sonra, evin yapılması gereken temizlik, bulaşık, yemek, çamaşır vs. gibi işlerini yaparım. En geç saat 09.00 da her işim bitmiş olur. 40 yıllık ömrümün son 25 yılı hep bu şekilde geçti. Geçmeye de devam edecek.
22 yıllık sivil toplumcuyum. Topluma faydalı çalışmalar yapmak ve böyle çalışmalarda yer almak beni mutlu ediyor. Bir sivil toplumcu gerçek anlamda başarıyı yakalamak istiyorsa önce kendine, sonra ailesine ve daha sonra da topluma hizmet etmeyi şiar edinecek. Rad Sûresi 11. ayette Rahman olan Allah “bir toplumun fertleri kendi iç dünyalarını değiştirmedikçe Allah o toplumun gidişatını düzeltmez” der. Yine uçağa bindiğinizde, hostes bir açıklamasında, hava basıncının belirli limitlere düşmesiyle dökülen hava maskesini önce kendinize, daha sonra yanınızda bulunan çocuğunuza takmanızı söyler. Fert iyi olacak ki bu topluma faydalı olabilsin. Kişi iyi olacak ki yanındaki çocuğuna bakabilsin, müdahale edebilsin. İşte bu düsturla hareket etmekteyim.
Güne erken başlayınca ve belirli bir düsturla hareket edince, kendimi ve ailemi ihmal etmeden, her yere yetişebiliyorum. Buna yaşam enerjim ve hareketliliğimde eklenince, yetişebildiğim her yerde, mutluluğu ve başarıyı yakalıyorum.
Yaşlısı genciyle, kadını erkeğiyle, her kesimden insanın bana abla demesi başka bir mutluluk kaynağım. Aslında bana neden abla dediklerini onlara sormak lazım. Takipçilerimin gönderdiği mesajlara cavap olması açısından birkaç kişiye ben sordum. “Abla sen bizi çok iyi anlıyorsun, acımızı ve mutluluğumuzu paylaşıyorsun” cevabını alınca; toplum olarak anlaşılmaya ve paylaşmaya ne kadar ihtiyacımız olduğunu daha iyi anladım. Ve anlamanın, paylaşmanın dua ve gayretinde olmam gerektiğini öğrendim.
Bir defasında, kalabalık bir ortamda benden yaklaşık olarak 20 yaş büyük birisi, bana ‘abla’ diye hitap edince orada bulunan bir başka kişi ‘kızın yaşındaki birisine neden abla diyorsun’ diye tepki gösterdi. Bu tepki üzerine, bana ‘abla’ diye hitap eden kişi, benim yanıma gelerek, ‘kusura bakma abla, bir daha abla demem’ dedi. Bu durum karşısında hem tebessüm ettim, hem de çok duygulandım. Bu kişinin ellerine sarılarak ‘bu bir kusur değil, ben abla olmaktan mutluluk duyuyorum’ dedim.
İnsanlara nefes olunca, hayatlarına can katınca, onları anlayınca, acısını ve mutluluğunu paylaşınca kaç yaşında olursanız olun benim gibi abla oluyorsunuz. Herkesin ablası olunca da muhteşem duygular yaşıyorsunuz.
Ben sizlerin ablası olmaktan çok memnunum. Sizlerle vakit geçirmekten ve bir nebzede olsa sizlere faydalı çalışmalar yapmaktan onur ve mutluluk duyuyorum. Plan ve program dahilinde hareket edince de her şeye çok rahat yetişiyorum. Gül Name’nin vefakâr takipçileri beni https://www.facebook.com/profile.php?id=100004974948353, https://instagram.com/emine_kuren_gulname?igshid=19yvlfckm1mdo, http://gullnamee.blogspot.com.tr, https://www.youtube.com/channel/UCfvH6THQ9mBszjiA6j_ogOQ hesaplarımdan takip edebilirsiniz. Kaleme almamı istediğiniz konuları bana iletebilirsiniz.
Beni ablalık makamına lâyık gören ve mesajlarıyla destek veren canlarım, Gül Name’de sevgiyle kalın… Hoşçakalın…
Emine KUREN
https://gullnamee.blogspot.com/2017/04/emine-aysu-ile-gul-name-her-seye.html